İş Kazaları: Sosyal Sigortalar ve Bireysel İş Hukuku Açısından Derinlemesine Analiz

Meryem Sarıkaya


Bu yazımızda 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nda iş kazalarının farklı tanımlarının ve hukuki sonuçlarını incelemekteyiz.


 
İş kazası, genel anlamda sigortalının işverenin otoritesi altında bulunduğu esnada, yerine getirdiği iş ve işin gereği itibariyle aniden ve dış faktörler nedeniyle meydana gelen olay olarak tanımlanmaktadır.
 
 
İş kazası, 6331 Sayılı İş Sağlığı Ve Güvenliği Kanunu ve 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda farklı şekillerde tanımlanmış olup hukuki sonuçları da birbirinden farklıdır. 
 
6331 Sayılı Kanuna göre iş kazası; işyerinde veya işin yürütülmesi nedeniyle meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen engelli hâle getiren olay olarak ifade edilmektedir. 
 
5510 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’na göre ise iş kazası;
 
a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada, 
b) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle, 
c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
d) Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda, 
e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında,
hal ve durumlarından birinin meydana gelmesi ile beraber, sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özüre uğratan olay olarak tanımlanmaktadır.
 
 
 
Kapsamı
 
İşçilerin iş kazasından doğan zararlarının karşılanması için sosyal sigorta sistemi kabul edilmiştir. 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu kapsamında iş kazasına uğrayan çalışanlara kurum tarafından birtakım sağlık yardımı ve parasal yardımlar sağlanmaktadır. 
 
İş kazası nedeniyle açılan tazminat davalarının temelini oluşturan bireysel iş hukuku ise yasal dayanağını Türk Borçlar Kanunu 417.maddesi ve 6331 Sayılı İş Sağlığı Ve Güvenliği Kanunu 4.maddesinden almaktadır. Bu yasal düzenlemelerde işverenin çalışanlarına karşı birtakım iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini alması gerektiği ifade edilmiştir. İşverenin bu yükümlülüğünü gereği gibi yerine getirmemesi sebebiyle oluşan iş kazası, bireysel iş hukuku kapsamında iş kazası olarak kabul edilmektedir. Bunun sonucu olarak işverenin, iş kazasına uğrayan işçisine karşı hukuki sorumluluğu doğmaktadır.  
 
Bireysel iş hukuku anlamındaki her iş kazası, 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu kapsamında değerlendirilmektedir. Buna karşın daha geniş kapsamlı olan 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nda yer verilen her iş kazası, bireysel iş hukuku anlamında iş kazası olarak kabul edilmemektedir. 
 
Bu ikisi arasındaki fark yüksek mahkeme kararlarında; “Bir olayın iş kazası sayılmasının Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu bakımından sonuçları ile işveren aleyhine açılan tazminat davası bakımından sonuçları aynı değildir. İş kazası olan olay, diğer koşullarda gerçekleştiğinde doğrudan doğruya yasada belli sigorta yardımlarının yapılmasını gerektirdiği halde işveren aleyhinde açılan tazminat davasında ise, işverenin sorumluluğu için işyerinde ve işverenle ilişkili olmasıyla uygun neden sonuç bağının bulunması gerekir” (Yargıtay 9 Hukuk Dairesi 4.11.1985 T. 7797/10089 (Tekstil İşveren Dergisi, Şubat 1986, 19) şeklinde ifade edilmektedir.
 
 
 
Unsurları
 
Genel itibariyle iş kazasının unsurları; kazanın varlığı, kazaya uğrayanın sigortalı olması, zararın meydana gelmesi ve uygun illiyet bağının varlığıdır. Sosyal sigortalar kanunu ve bireysel iş hukuku anlamında birbirinden ayrılan yönlerine ayrıca yer verilmiştir. 
 
 
  • Kazanın Varlığı
 
Bireysel iş hukuku kapsamındaki iş kazasından bahsedilebilmesi için sigortalının iradesi dışında, dışarıdan gelen ve kaçınılmaz olan bir olay olması gerekmektedir. Kaza, dışarıdan gelen bir olay nedeniyle meydana gelmelidir. Yine olayın kazaya uğrayan veya üçüncü kişi tarafından istenilmemeli, çalışanın kastı ile meydana gelmemelidir. Son olarak zarar doğuran olayın aniden ve çok kısa bir zaman aralığında oluşması gerekir. Bu durumda diğer şartların da varlığı halinde işverenin sorumluluğuna gidilmesi mümkün olabilmektedir. 
 
5510 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nda yer verilen kaza kavramı ise benzer nitelikleri taşımakla beraber daha geniş kapsamlıdır. 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu kapsamında bir kazadan bahsedilebilmesi aniden veya çok kısa bir zaman aralığında meydana gelen bir olayın varlığı yeterlidir. Bu halde uğranılan kaza, Kanun’un 13.maddesinde belirtilen durumlarda meydana gelmesi halinde sosyal güvenlik hukuku kapsamında iş kazası olarak kabul edilmektedir. 
 
Bir örnek vermek gerekirse; sigortalının işyerinde intiharı 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’na göre iş kazası olarak kabul edilmektedir. (Yargıtay 10 Hukuk Dairesi 05.07.2004 T. 2004/4465 E. 2004/6425 K.) Nitekim sosyal güvenlik hukuku anlamında sigortalının kastı olayın iş kazası sayılmasına engel teşkil etmemektedir. 
 
 
  • Kazaya Uğrayanın Sigortalı Olması
 
5510 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu kapsamında kazaya uğrayanın sigortalı olması gerekmektedir. Kanun kapsamında belirtilen şartları taşıyan çalışanlar, hizmet akdi ile çalışmaya başlamaları ile sigortalı kabul edilmektedir. Çalışmaya fiilen başlamış işçi kazaya uğraması halinde, henüz işveren tarafından kuruma bildirilmese dahi sigorta yardımlarından yararlanabilmekte, bu yardımlara hak kazanması için yaş ve prim ödeme şartı da aranmamaktadır. 
 
Bireysel iş hukuku anlamında da iş kazasından bahsedilebilmesi içinse 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu kapsamında sigortalılık şartının sağlanması gerekmektedir. 
 
 
  • Zararın Meydana Gelmesi
 
5510 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu kapsamında sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özüre uğratan olaydan bahsedilmektedir. Bu kapsamda meydana gelen zararlar; yaralanma, sakatlanma, kırık, çıkık, yanık, görme ve işitme kayıpları, iç kanama, beyin kanaması, hayati fonksiyonların kaybı gibi bedensel olabileceği gibi hafıza kaybı, sinir bozuklukları, davranış problemleri, akıl hastalığı gibi ruhsal problemler de olabilmektedir. Esasen uğranılan arızanın sosyal sigorta yardımlarını gerektirecek önemde olması gerekmektedir.  
 
5510 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu kapsamında iş kazası nedeniyle kurum tarafından sağlanan yardımların kapsamı, sigortalının sağlık harcamaları ve kazanç kaybına ilişkindir. 
 
Bireysel iş hukuku kapsamındaki iş kazası durumda ise içinin uğramış olduğu bedensel ve ruhsal zararlar, gelir kayıpları, ileride doğacağı tahmin edilen çeşitli zarar kalemleri de talep edilebilmektedir. 
 
 
  • Uygun İlliyet Bağı (Nedensellik Bağı)
 
Kazaya sebebiyet veren olayın meydana gelen zarar ile bağlantısının bulunmasını başka bir ifadeyle neden ile sonuç arasındaki bağı ifade etmektedir. Bir kazanın iş kazası olarak kabul edilebilmesi için uygun illiyet bağının bulunması gerekmektedir.
 
Bu konuda Yargıtay incelemesine konu olan bir somut örnek vermek gerekirse; iş yerinde sol ayak dizi üzerine düşen sigortalının sol ayağında oluşan tümör arasında uygun illiyet bağı olup olmayacağının Adli Tıp tarafından rapor alınmadan karar verilemeyeceğine yer verilmiştir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 03.07.2002 T. 10/583-571)  Burada diğer şartlar var olsa dahi somut olay ile kaza arasında ilişki kurulmadığı sürece iş kazasından bahsedilemeyecektedir. 
 
5510 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu anlamında iş kazasından bahsedilebilmesi için kaza ile meydana gelen zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması gerekli ve yeterlidir. 
 
Halbuki bireysel iş hukuku anlamında işverenin sorumluluğuna gidilebilmesi için hem sigortalının yaptığı işle kaza arasında hem de kaza ile oluşan zarar arasında uygun illiyet bağı olması aranmaktadır. 
 
 
NETİCETEN;
 
İş kazası, sosyal sigortalar kanunu ile bireysel iş hukuku yönünden farklı tanımlanmaktadır. Bunun anlamı kazaya sebebiyet veren olayın ilgili kanundaki yasal şartları sağlaması halinde birbirinden farklı hukuki sonuçları olmasıdır. Sosyal sigortalar kanunu kapsamında iş kazası halinde sigortalı işçiye birtakım sağlık yardımı ve parasal yardımlar sağlanmakta; bireysel iş hukuku yönünden unsurları mevcut ise aynı zamanda işverenin hukuki sorumluluğuna gidilerek hukuki yollara başvurulabilmektedir. 
 
 
KAYNAKÇA
 
6331 Sayılı İş Sağlığı Ve Güvenliği Kanunu
5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu
Dr. Sami Narter, İş Kazası ve Meslek Hastalığında Hukuki Ve Cezai Sorumluluk, Adalet Yayınevi, Güncellenmiş ve Genişletilmiş 2.Baskı, Ankara 2015
Ali Güneren, İş Kazası ve Meslek Hastalığından Kaynaklanan Maddi ve Manevi Tazminat Davaları, Genişletilmiş 2.Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara 2011
Dr. Levent Akın, İş Kazasından Doğan Maddi Tazminat, Yetkin Yayınları, Ankara 2001
Yard. Doç. Dr. Alper Uyumaz, Arş Gör. Kemal Erdoğan, İnşaat Kazalarından Doğan Hukuki Sorumluluk, Hakemli Makale, Hacettepe Hukuk Fakültesi Dergisi, 5(2) 2015, syf.39-80  https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/701588