Barter Şirketleri Üyelik İlişkisi

Mehmet Sarı


Barter Şirketleri Üyelik İlişkisi Sebebiyle Üyelerinin Borçlarından Dolayı Haciz İhbarnameleri İle Sorumlu Tutulabilir mi?


ÖZET

Barter şirketleri üyelerine para kullanmadan veya kısmen kullanarak mal veya hizmet alış verişi imkânı verirler. Ülkemizde faaliyet gösteren çok sayıda barter şirketi var ise de henüz mevzuatımızda barter sistemi ile ilgili bir düzenleme yer almamaktadır. Bu durum bazı sorunları da beraberinde getirmiştir. Bu çalışmada barter şirketlerinin üyelik ilişkisi sebebiyle üyelerinin alacaklılarına karşı haciz ihbarnameleriyle sorumlu olup olmadıkları incelenmeye çalışılmıştır. Bu doğrultuda öncelikle üyenin üyelik ilişkisi sebebiyle barter şirketinden bir hak veya alacağını doğup doğmadığı üzerinde durulmuştur. Daha sonra barter şirketinin üyesiyle barter sistemiyle doğrudan alışveriş yapması, üyenin barter ortak pazarından talep hakkı olması ve nihayet barter şirketi üyesinin borcunun yapılandırması hallerinde; barter şirketinin, üyesinin borcundan dolayı alacaklılarına karşı sorumlu olup olmadığı üzerinde durulmuş ve soruna ışık tutan güncel yargı kararları da paylaşılmıştır.

 

 

 

1-GİRİŞ

 

Barter, İngilizce kökenli bir kelime olup takas anlamına gelmektedir[2]. Takas ise sözlükte tarafların sahip oldukları varlık veya yükümlülükleri diğer tarafın sahip olduğu varlık veya yükümlülüklerle değiştirmesine dayanan finansal sözleşme olarak tanımlanmaktadır[3].

 

Mal veya hizmet değiş tokuşu ticaret yapmanın bilinen en eski yolu olup para tedavüle sokulana kadar ihtiyaçların giderilmesinde kullanılmıştır. Paranın halen en geçerli akçe olduğunda kuşku yok ise de; günümüz ihtiyaçları, alternatif finansman tekniklerini bir kere daha gündeme getirmiş gözükmektedir.

 

Barter, para kullanmadan veya kısmen kullanarak alış veriş imkânı sağlamasından dolayı alternatif bir finansman tekniğidir. Çünkü barter sisteminde mal veya hizmet alımında para yerine mal ya da hizmet ödenmektedir. Bir şirketin satın aldığı mal veya hizmetin bedelini kendi ürettiği mal veya hizmetlerle ödemesi şüphesiz son derece cazip bir seçenektir. 


Ülkemizde faaliyet gösteren barter şirketlerine rastlansa da barter sistemi ile ilgili olarak özel bir hukuki düzenleme henüz yapılmamıştır. Bu nedenle barter sistemini ilgilendiren işlemler öncelikle Türk Ticaret Kanunu ve Borçlar Kanunu olmak üzere mevcut mevzuat hükümleri çerçevesinde yürütülmeye çalışılmaktadır. Ancak barter sisteminin yasal zeminde özel olarak ele alınması zamanının geldiği hatta geçmekte olduğu açıktır.

 

 

 

2- BARTER İLİŞKİSİNİN HUKUKİ NİTELİĞİ

 

Barter şirketleri alıcı ve satıcı firmaları karşı karşıya getirerek mal ve hizmet alışverişine aracılık etmekte; bunu yaparken üyelerinden yıllık üyelik bedeli ile yapılan işlemler üzerinden komisyon almaktadırlar. Buna göre barter şirketinin yaptığı aracılık işi, ticari işler tellallığını andırmaktadır.[4]

 

 

 

 

Öte yandan barter şirketleri öncelikle üyeleri ile barter sözleşmeleri imzalarlar. Barter sözleşmeleri ise cari hesap sözleşmesini, kefalet sözleşmesini, alacağın temliki sözleşmesini, trampayı ve borcu sona erdiren sebeplerden biri olan takası andıran hükümleri karışık bir şekilde bünyesinde bulunduran atipik bir sözleşmedir. Dolayısıyla para kullanmaksızın veya kısmen kullanarak mal veya hizmet alışverişi yapma imkanı veren ve kendine özgü yapısı olan barter ilişkisini bir veya birden fazla hukuki ilişki kapsamına sokmaya çalışmak yerine karma sözleşmeler türünden kombine ticari sözleşmeler içesinde mütalaa etmek en doğru olanıdır. 

 

Gerek yasal düzenlemesinin olmaması gerekse de hâkim, savcı ve avukatların ekserisinin konuya yabancı olması uyuşmazlıkların çözümünü güçleştirmektedir. Nitekim takip etmeye çalıştığımız birçok dosyada görev yapan hâkim ve savcı meslektaşlarımızın bazen büyük bir alçakgönüllülükle, bazen de şakayla karışık bir şekilde “önce bize şu barter sistemini biraz anlatır mısın” demelerine sıklıkla tanık olmuşuzdur.  

 

Önemle belirtmek gerekirse barter sistemi anlaşılmadan veya en azından anlaşılmaya çalışılmadan verilen kararlar barter sistemini doğmadan boğma potansiyeli taşımaktadır. Barter şirketlerinin salt üyelik ilişkisi sebebiyle -İİK 89 maddesinde düzenlenen haciz ihbarnameleri kapsamında- üyelerinin alacaklılarına karşı sorumlu olup olmadığı hususu en nazik sorulardan birini belki de birincisini teşkil etmektedir. Zira barter sisteminin geleceği adeta bu soruya verilecek cevapta kilitlenmiş gözükmektedir. Bu sebeple bu çalışmada barter sisteminden veya hukuki niteliğinden ziyade barter şirketlerinin sırf üyelik ilişkisi sebebiyle üyeleri aleyhine düzenlenen haciz ihbarnameleri karşısındaki sorumluluğu üzerinde durulmaya çalışılmıştır.[5]

 

 

 

 

 

 

 

 

3- ÜYENİN BARTER ŞİRKETİNDEKİ HAK VE ALACAĞININ HACZİ

 

Bilindiği gibi borçlunun kendi elindeki taşınır malları gibi üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları da hacze konu olabilmektedir.[6] Kanunumuz borçlunun elindeki mallar alacaklının alacağını karşılamaya yetmediği veya doğrudan borçlunun mallarına el konulması alacaklının menfaatine uygun düşmediği durumlarda alacaklıya, borçlunun üçüncü şahıslardaki mal, alacak ve haklarını da haczettirme imkânı tanımaktadır. (İİK m. 85).

 

Her ne kadar alacaklıya borçlunun üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarına haciz istemesi hakkı tanınmışsa da; üçüncü kişilere de bu haciz ihbarnamesine itiraz etme imkânı verilmiştir. Ancak üçüncü şahsın haciz ihbarnamesine itirazı sırf alacaklıyı mağdur etmek ve alacağını elde etme girişimini engellemek amacına dayanması ihtimaline karşı kanun koyucu, alacaklının üçüncü şahsa karşı ceza ve tazminat davası açma imkânını getirerek takipteki tarafların ve üçüncü kişilerin haklarını dengelemiştir. Nitekim bu müeyyide “Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesine müddeti içinde itiraz ederse, alacaklı, üçüncü şahsın verdiği cevabın aksini ispat ederek üçüncü şahsın 338. maddenin 1. fıkrası hükmüne göre cezalandırılmasını ve ayrıca tazminata mahkûm edilmesini isteyebilir” (İİK 89/4) şeklinde düzenlenmiştir.  Kısaca belirtmek gerekirse alacaklının üçüncü şahsa yönelmesinin temelini takip borçlusu ile üçüncü şahıs arasındaki ilişki sebebiyle takip borçlusunun üçüncü şahıstan bir alacak hakkına sahip olması teşkil etmektedir.

 

Buna göre bir barter üyesi alacaklısı, takip borçlusu aleyhine yürüttüğü bir takipte barter üyesi ile barter şirketi arasındaki ilişkiden yola çıkarak barter şirketine İİK m.89 uyarınca 1. haciz ihbarnamesinin gönderebilecektir. Barter şirketi de takip borçlusunun kendisinden hiçbir hak ve alacağı olmadığını ileri sürerek söz konusu ihbarnameye süresi içinde itiraz edebilecektir. Bu durumda alacaklı bu itiraza rağmen eğer barter üyesinin barter şirketinden hakkı ve alacağı olduğu iddiasında ise mevcut takipte üçüncü kişi konumundaki barter şirketine karşı İİK m.89/4 hükmüne dayalı olarak tazminat ve ceza davası ikame edebilecektir. Her ne kadar barter şirketine karşı İİK 89 hükmüne dayalı haciz ihbarnamesi gönderilebilmesi için barter üyesi aleyhine bir takip yapılması gerekli ise de bu şart barter şirketinin alacaklıya karşı sorumlu tutulabilmesi için tek başına yeterli değildir. Eğer üyenin gerçekten barter şirketinden herhangi bir hak ve alacağı var ise; o halde barter şirketi, elbette üyesinin borcundan dolayı takip alacaklısına karşı barter üyesinin hakkı ve alacağı kadar sorumlu tutulabilecektir.  

 

Barter sözleşmelerinde üyelerin barter ortak pazarından barter sistemine göre alış veriş yapabilmeleri belirli şartlara tabi tutulmaktadır. Yani bir üyenin sadece üyelik aidatı vererek sisteme dâhil olup hemen ortak pazardan mal veya hizmet alması kural olarak mümkün değildir. Zira üyenin barter sistemi ile mal veya hizmet satın alması, barter şirketi tarafından kendisine kredi limiti açılmasına bağlıdır. Kredi limiti ise üyenin barter ortak pazarında daha önce satış yapmış olmasına, barter şirketine teminat vermiş olmasına veya yapılandırdığı borçları üzerinden barter şirketi tarafından kredilendirilmiş olmasına bağlıdır. Elbette barter sözleşmelerinde başka kredilendirme seçeneklerine rastlamak da mümkündür.

 

 

4- BARTER ŞİRKETİNİN ÜYESİNİN BORCU SEBEBİYLE HACİZ İHBARNAMESİ KAPSAMINDA KARŞI SORUMLULUĞU

  • Barter Şirketinin Sadece Üyelik İlişkisi Sebebiyle Üyesinin Borcundan Sorumluluğu

 

Barter üyesi ile barter şirketi arasındaki ilişkiye dikkat edildiğinde üyenin üyelik aidatı ile her alış-veriş için komisyon ödemeyi üstlendiği görülmektedir. Yani üye kural olarak yılda bir defa üyelik aidatını ve her mal veya hizmet aldığında veya sattığında tahakkuk edecek alış ya da satış komisyonunu barter şirketine ödeyecektir. Yani barter şirketi kural olarak barter sistemiyle yapılan bu alış-verişin alıcı ya da satıcı tarafını oluşturmamaktadır. Aksine barter şirketi kurup yönettiği barter ortak pazarında üyelik taleplerini karara bağlayarak, üyelerin kredibilitelerini değerlendirerek ve üyelere aracılık ederek barter ortak pazarındaki çalışmaları organize etmektedir. Yani üyenin barter sistemine tabi herhangi bir alışverişinde –üye ister alıcı tarafında olsun isterse satıcı tarafında olsun- aslında karşısında barter şirketi yoktur. Karşısındaki ise üyesi olduğu barter şirketinin bir başka üyesidir. Dolayısıyla üye barter sistemiyle mal veya hizmet alırken veya satarken kural olarak barter şirketinde herhangi bir hak ve alacağı doğmamaktadır. Aksine barter şirketine her işlem sebebiyle yer aldığı pozisyona göre alış veya satış komisyonu ödeme borcu doğmaktadır. Dolayısıyla alacaklı takip borçlusu üyenin borcundan dolayı barter şirketine İİK 89’a göre haciz ihbarnamesi gönderdiğinde; barter şirketi bu haciz ihbarnamesine karşı üyenin kendisinden hiçbir hak ve alacağı olmadığını ileri sürerek itiraz edebilecektir.

  • Barter Şirketinin Üyesiyle Barter Sistemiyle Doğrudan Alışveriş Yapması Sebebiyle Üyesinin Borcundan Sorumluluğu

 

Barter şirketi, kurup yönettiği barter sisteminde, organizatör vasfıyla yetinmeyip ilave olarak bir üye gibi hareket edip, diğer üyelerle doğrudan sistem üzerinden alışveriş de yapıyorsa ve bu alışveriş sebebiyle üyenin barter şirketinden herhangi bir hak ve alacağı doğmuşsa, bu takdirde barter şirketinin, üyenin alacaklısına karşı İİK 89’a göre gönderilmiş haciz ihbarnamesine karşı sorumlu olabileceği muhakkaktır. Zira bu ihtimalde artık barter şirketi ile takip borçlusu üye somut bir alış veya satış işleminin doğrudan karşılıklı tarafları olmuşlardır. Üyesine karşı doğrudan borçlu hale gelmiş bir barter şirketinin diğer herhangi üçüncü şahıslardan fazla korunmasını gerektirir hiçbir hukuki gerekçe de yoktur. Ancak tüm bu hukuki yorum ve sonuçlar elbette üyenin bu alışveriş sebebiyle doğrudan barter şirketinden bir hak ve alacağının olmasına bağlıdır. Yoksa sadece üye ile barter şirketi arasında barter sistemiyle bir alışveriş gerçekleşti diye barter şirketini üyenin borçlarından sorumlu tutmak yine İİK 89 sistemine tamamen aykırı olacaktır. Çünkü yukarıda da temas ettiğimiz gibi bir barter şirketine karşı İİK 89 hükmüne dayalı haciz ihbarnamesi gönderilebilmesi için barter üyesi aleyhine bir takip yapılması gerekli ise de bu şart barter şirketinin alacaklıya karşı sorumlu tutulabilmesi için tek başına yeterli değildir. Eğer üyenin gerçekten barter şirketinden herhangi bir hak ve alacağı yoksa; o halde barter şirketi, elbette üyesinin borcundan dolayı takip alacaklısına karşı hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Zira, İİK m.89’da yer alan kurumların tatbik edilebilmesi için barter şirketinin takip borçlusu üyesine karşı bir borcunun doğmuş olması ya da doğabilecek olması gerekir. Dolayısıyla barter şirketi ile üyesi arasındaki ilişkinin üyelik-organizatörlük ilişkisiyle sınırlı bir şekilde mi cereyan ettiği yoksa barter şirketinin takip borçlusu üyesiyle herhangi bir üye gibi mal veya hizmet alışverişine girip bu ilişki sebebiyle üyesine karşı doğrudan doğmuş veya doğabilecek bir borcu olup olmadığının tespiti hayati önem arz etmektedir.

  • Barter Şirketinin Üyenin Barter Ortak Pazarındaki Talep Hakkından Dolayı Sorumluluğu

 

Üyenin kural olarak barter sistemiyle yaptığı alışveriş sebebiyle organizatör barter şirketinden hiçbir hak veya alacağı doğmayabilir. Ancak üye, barter sistemiyle barter ortak pazarına mal sattığında sistemden mal veya hizmet talep hakkı olduğunda kuşku yoktur. İşte üyesinin borcundan dolayı haciz ihbarnamesine maruz kalan bir barter şirketi, eğer bu üyenin barter ortak pazarından talep hakkı varsa ne şekilde hareket edecektir. Önemle belirtmek gerekirse üyenin; barter ortak pazarından talep hakkı olması ile barter şirketinden bir hak veya alacağının olması birbirinden tamamen farklı konulardır. Nitekim barter ortak pazarından mal veya hizmet talep etme hakkı olan bir üye bu hakkını barter şirketinden değil barter ortak pazarına mal veya hizmet arz etmiş bir başka üyeden talep etmektedir. İşte bu husus barter sisteminin “karşılıklı” değil “çoklu takas” sistemi olmasının sonucudur. Yani bu talep hakkının muhatabı barter şirketi değildir. Bu durumda barter şirketinin takip borçlusu üyesi sebebiyle tebliğ aldığı İİK 89 haciz ihbarnamesine karşı takip borçlusunun kendisinden hiçbir hak ve alacağının olmadığını ileri sürerek itiraz etmesinde bir sakınca olmamak gerekir. Ancak kanımızca barter şirketinin İİK 89 uyarınca gönderilmiş haciz ihbarnamesine karşı sadece itiraz etmekle yetinmeyip takip borçlusu üyesinin barter ortak pazarından ne kadar talep hakkı olduğu hususunda icra dairesine gerekli bilgiyi vermesi de gerekir. Zira her ne kadar üyenin barter şirketinden hiçbir hak ve alacağı olmasa da üyenin barter ortak pazarından bir talep hakkı olduğu da ortadadır. Borçluya ait bu talep hakkının cebri icra prosedürü içinde ne şekilde alacaklısı lehine paraya çevrilebileceği ise cevaplanması gereken önemli bir sorundur. Zira cebri icra sistemi dışında bu talep hakkının kullanılması münhasıran borçlunun tasarrufundadır. Yani takip borçlusu üye bu hakkını örneğin alacaklısına devir ve temlik etmedikçe, alacaklının gelip takip borçlusu üyeye ait bu talep hakkını kullanarak alacağını tahsil etmesi hiçbir şekilde mümkün değildir. Hatta sadece takip borçlusunun bu talep hakkını devretmesi de alacaklının bu hakkı kullanması için yetmemekte alacaklının bu hakkı kullanmak için barter şirketi ile barter sözleşmesi akdetmesi, barter üyelik aidatını yatırması ve barter sistemiyle yapacağı alış işlemine tekabül eden komisyonu da peşin ödemesi gerekmektedir. Zira ancak bu şartların hepsi sağlandıktan sonra takip borçlusu üyenin alacaklısının barter sistemiyle alışverişi mümkün olabilmektedir. İşte rızai temlik halinde bile hayli komplike gözüken tüm bu prosedürlerin cebri icra sistemi içinde ne şekilde gerçekleşeceği üzerinde durulması gereken bir konudur. Alacaklının barter üyesi takip borçlusundan olan alacağını ne şekilde tahsil edeceği, yani takip borçlusu barter üyesinin barter ortak pazarından olan talep hakkının ne şekilde haczedilip paraya çevrileceği, bu yapılırken İİK’nun hangi hükümlerinden yararlanılabileceği, kısaca takip borçlusu barter üyesine ait borcun cebri icra sistemi içinde nasıl tasfiye edileceği bu makalenin kapsamını aştığından bir başka çalışma içerisinde ayrıca ele alınmayı hak etmektedir. 

 

 

  • Barter Şirketinin Borcunu Yapılandırdığı Üyesinin Borcundan Dolayı Sorumluluğu

 

Barter şirketlerinin başvurduğu bir başka yöntem de üyelerinin borçlarını yapılandırmak suretiyle bu üyenin alacaklılarını kredilendirmektir.  Buna göre barter şirketi iflasa sürüklenen veya fiilen faaliyet gösterme yeteneğini kaybetmiş olan firmaların piyasaya olan borçlarını yapılandırarak bu firmaların alacaklılarına alacaklarını tahsil etme imkânı tanır. Buna göre bir taraftan alacaklılar tahsili neredeyse imkânsız hale gelmiş iflasa sürüklenen şirketlerdeki alacaklarını barter sistemiyle tahsil etme imkânına kavuşurken; öte yandan da borca batık hale gelmiş veya iflasa sürüklenmekte olan şirketler de elinde kalmış malların haraç mezat satışı yerine bu malları barter sistemiyle değerlendirmek ve aynı zamanda da borçlarını sildirmek imkânına kavuşmaktadır.

 

Konuyu biraz daha açacak olursak sistem kısaca şu şekilde işlemektedir. Barter şirketleri ilk önce barter ilişkisine girdiği borçlu şirketle barter sözleşmesi yanında bir de borç yapılandırması ve geri ödeme protokolü imzalarlar. Bu aslında bir çerçeve sözleşmedir. Bu sözleşmenin ana konusunu borçlu şirketin üçüncü kişilere olan borçlarının barter kredisi ile yapılandırılması ve yapılandırılan barter borçlarının barter ortak havuzuna geri ödenmesi koşulları oluşturmaktadır. Borçlu şirket bu sözleşme ile belirlenen vadelerde ve tutarlarda mal veya hizmeti barter ortak pazarına satmayı taahhüt ederler. Barter şirketi ise borçlu şirketin alacaklılarına bu borçludan olan alacağı tutarında barter kredisi tahsis eder. Bir başka deyişle alacaklı alacağı oranında barter ortak pazarından mal veya hizmet alma imkanı elde eder. Elbette alacaklının böyle bir hakkı kullanabilmesi için barter şirketi ile barter sözleşmesi akdedip üyelik aidatını ödeyerek sisteme dahil olması ve barter sisteminden alacağı mal veya hizmet üzerinden kararlaştırılan komisyonu da ödemesi gerekmektedir. Yani alacaklının barter sistemi ile alışveriş yapmasının koşulları diğer herhangi bir üyeyle hiçbir farklılık arz etmemektedir. Aradaki tek fark alacaklının barter ortak pazarından mal veya hizmet satın alması için ilave olarak barter şirketine teminat vermek ya da daha önce barter ortak pazarına mal veya hizmet satmış olmak zorunda kalmamasıdır. Bir başka deyişle alacaklının borçlu şirketteki hak ve alacağı barter ortak pazarından alışveriş yapabilmesinin dayanağını ve teminatını oluşturmaktadır.

 

İşte bu çerçevede borcu yapılandırılan takip borçlusu üyenin herhangi bir alacaklısı barter şirketine İİK 89’a göre haciz ihbarnamesi gönderdiğinde barter şirketi bu haciz ihbarnamesi ile sorumlu tutulup tutulmaması gerektiği üzerinde de durulmalıdır. Dikkat edilecek olursa barter şirketinin herhangi bir üyesinin borcunu yapılandırması ihtimalinde de aslında barter şirketinin gerek üyeleriyle gerekse de üçüncü şahıslarla ilgili pozisyonunda önemli bir değişiklik olmamaktadır. Zira barter şirketi kural olarak barter sistemiyle yapılan tüm alışverişlerde yine alış-verişin alıcı ya da satıcı tarafını oluşturmamakta; temelde ise yapageldiği aynı ticari faaliyette bulunmakta, yani üyelerine aracılık ederek barter ortak pazarındaki çalışmaları organize etmeye devam etmektedir. Yani takip borçlusu üyesi barter ortak pazarına mal veya hizmet sattığında bu ilişkinin karşısında hiçbir şekilde barter şirketi olmamaktadır. Bu alışverişte de alıcı olan barter şirketinin bir başka üyesidir.

 

Aynı şekilde iş bu takip borçlusunun alacaklısı da üye olup barter sistemine dahil olduğunda takip borçlusunun barter ortak pazarına arz ettiği mal veya hizmeti almak zorunda olmayıp kredilendirildiği tutar kadar (örneğin borçludaki toplam alacağı kadar) barter ortak pazarına tüm üyelerce arz olunmuş mal veya hizmetlerden istediklerini satın almak imkanına kavuşmaktadır.

 

Barter şirketinin takip borçlusu şirketin borçlarını yapılandırması daha doğru bir ifadeyle belirli vadelerde ve belirli tutarlarda barter ortak havuzuna mal veya hizmet satması için anlaşması, elbette barter şirketinin takip borçlusu şirketin borçlarını da üstlendiği anlamına gelmemeli ve bu sebeple takip borçlusunun alacaklılarına karşı sorumlu olmasını gerektirmemelidir.

 

Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi barter şirketine karşı İİK 89 hükmüne dayalı haciz ihbarnamesi gönderilebilmesi için barter üyesi aleyhine bir takip yapılması gerekli ise de bu şart barter şirketinin alacaklıya karşı sorumlu tutulabilmesi için tek başına yeterli değildir. Buna ilave olarak takip borçlusu üyenin gerçekten de barter şirketinden bir hak ve alacağının olması gerekir. Bu incelik gözetilmeden salt yapılandırma sözleşmesine farklı anlam yükleyerek barter şirketini takip borçlusu üyenin borçlarından sorumlu tutmak yersiz olduğu gibi barter şirketlerinin kısa sürede piyasadan yok olmasına ve sebep olacak kadar da tehlikelidir. Nitekim Yargıtay borcunu yapılandırdığı bir takip borçlusunun borcundan dolayı takip alacaklısına karşı sorumlu tutan yerel mahkeme kararını bozmuştur.

 

Bahse konu yerel yargılamada takip borçlusunun barter şirketine ürün vermek suretiyle davalı şirket nezdinde bir hakkının oluştuğu, barter şirketinin 89/1 haciz ihbarnamesinin tebliği üzerine yapılandırmaya esas mal ve hakların icra müdürlüğüne teslim etmesi gerektiği ileri sürülmüştür. Barter şirketi ise takip borçlusu şirketin üyelerinden biri olduğu ve sadece borçlarının yapılandırdığını, borç yapılandırması protokolü ile borçlu şirkete barter sistemine mal veya hizmet sunma yükümlülüğü getirildiği, barter organizatörü olan barter şirketinden borçlu şirketin hiçbir hak ve alacağı olmadığını savunmuştur. Yerel mahkeme ise borç yapılandırma protokolü kapsamında takip borçlusu şirketin barter şirketi nezdinde bir alacak hakkı olduğu ve barter şirketi tarafından icra dosyasında alacaklı olan şirkete ödenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar vermiştir.

 

Ancak yüksek mahkeme önüne gelen iki davada da İİK’nun 89/4. maddesinde; "Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesine müddeti içinde itiraz ederse, alacaklı, üçüncü şahsın verdiği cevabın aksini icra mahkemesinde ispat ederek üçüncü şahsın 338. maddesinin 1, fıkrası hükmüne göre cezalandırılmasını ve ayrıca tazminata mahkum edilmesini isteyebilir, icra mahkemesi tazminat hakkındaki davayı genel hükümlere göre halleder" düzenlemesi yer almakladır. Kanun hükmünde yer alan tazminatın konusu, haciz ihbarnamesine üçüncü kişinin gerçeğe aykırı beyanda bulunması sebebiyle takip alacaklısının uğradığı zarardır. Bu davada üçüncü kişinin gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunu davacı takip alacaklısı ispat etmelidir. Üçüncü kişinin beyanının aksi, IIK.nun 68. maddesinde sayılan belgelere bağlı olmaksızın her türlü delille İspat edilebilir. Anılan maddenin açık hükmü gereğince; icra mahkemesince, genel hükümlere göre yargılama yapılarak sonuca gidilmelidir. Bu durumda, mahkemece yukarıda değinilen açıklamalar doğrultusunda, IIK. nun 89/4. maddesi uyarınca tarafların göstereceği deliller, ticari defler ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak, ihbarnamenin ulaştığı tarihte, borçlunun 3. kişiden istenebilir kesin nitelikle bir alacağının mevcut olup olmadığı genel hükümler çerçevesinde belirlenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken sadece 3. kişi ile borçlu arasındaki barter sözleşmesi esas alınarak eksik inceleme ile yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi isabetsizdi” gerekçesiyle yerel mahkeme ilamını olarak bozmuş ve nihayet karar düzeltme taleplerinin de reddine karar vermiştir.[7]  

 

Yüksek Mahkemenin sadece borç yapılandırma protokolünden yola çıkarak barter şirketinin sorumluluk altına sokulamayacağını İİK 89 şartlarını hatırlatarak bozması isabetlidir. Gerçekten de barter şirketi ile üyesi arasındaki borç yapılandırma ilişkisi İİK 89 şartlarını hiçbir şekilde ortadan kaldırmamaktadır. Eğer üyesinin borcundan dolayı barter şirketi sorumlu tutulacaksa takip borçlusu barter üyesinin barter şirketinden istenebilir kesin nitelikle bir alacağının mevcut olup olmadığının genel hükümler çerçevesinde belirlenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir. Böyle bir tespit yapılmadan barter şirketini sorumlu tutmanın İİK 89 hükmüne aykırı olacağı açıktır.

 

5- SONUÇ

Bu kısa çalışmamızda alacaklının İİK m 89 anlamında üçüncü şahıs konumundaki barter şirketini sorumlu tutabilmesi için takip borçlusunun barter şirketinden bir alacak hakkına sahip olması gerektiği, ancak bu şartın varlığı halinde üçüncü şahıs konumundaki kimsenin İİK 89’a göre gönderilen haciz ihbarnamesinden sorumlu tutulabileceği, barter şirketi ile barter üyesinin salt barter ya da borç yapılandırma ilişkisinden yola çıkılarak takip borçlusu üyenin barter şirketinden alacaklı olmasından söz edilemeyeceği, aksine barter sistgeminde kural olarak takip borçlusu şirketin barter şirketine karşı borçlu sıfatını haiz bulunduğu, gerçeği karşısında barter şirketinin takip borçlusu üyesinin borcundan dolayı İİK 89 uyarınca sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı değerlendirilmiştir.

 

Bunun yanında takip borçlusu şirketin barter şirketi tarafından borçlarının yapılandırılması halinde de yapılandırılmaya tabi tutulan borçları karşılığında barter havuzuna mal sunmasının kararlaştırıldığı, aynı zamanda borçlunun alacaklılarına barter sistemiyle alacaklarını tahsil imkanı verildiği, bu işlemlerden dolayı takip borçlusu üyenin barter şirketinden alacaklı hale gelebilmesinin mümkün olmadığı, kaldı ki, barter şirketinin bir barter ilişkisinde, barter ortak pazarında toplanan mal ya da hizmetlerle ilgili olarak koordinasyonu sağlamakla sınırlı bir işlevi bulunduğu ve alıcının veya satıcının lehinde veya aleyhinde taraf konumunda bulunmadığı hususları nazara alındığında takip borçlusu barter üyesinin barter şirketine karşı doğmuş ya da doğabilecek bir alacağından söz etmenin mümkün olmadığı değerlendirilmiştir.

 

KAYNAKLAR

 

Arkan, Sabih, Ticarî İşletme Hukuku, B. 8, Ankara 2005

Belen, Herdem, Barter Sistemi (Hukuki Yapısı ve İşleyişi), Beta Yayınevi, İstanbul

Berzek, Ayşe Nur : Ticaret Hukukunun Genel İlkeleri, B. 7, İstanbul 2004

Bozkurt Tamer, “Türk Hukukunda ve Uygulamada Tellallık (Adi İşler Tellallığı, Taşınmaz Tellallığı-İş ve İşçi Tellallığı, Ticaret Borsası Simsarlığı, Evlilik Ajansları, Taşıma İşleri Tellallığı), Yetki Yayınları, Ankara 2007

Gürsoy, Kemal Tahir : Borçlar Hukuku, Akdin Muhtelif Nevileri, Ankara 1955

Karahan, Sami : Ticarî İşletme Hukuku, B. 12, Konya 2004

Kuru, Baki, Türkmen Kitabevi İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, İstanbul 2004

Mimaroğlu, Sait Kemal : Ticaret Hukuku, C. I, İşletme Hukuku, B. 3, Ankara 1978

Toroslu Mahmut Vefa, Barter İşlemleri ve Muhasebesi, Adalet Yayınevi, Eylül 2010

Yavaş, Murat, Borçlunun Üçüncü Şahıslardaki Mal, Hak ve Alacaklarının Haczi, İstanbul 2005

 

 


[1] Avukat, İstanbul Barosu

[2] www.ingilizceturkce.gen.tr/13.10.2014

[3] http://www.tdk.gov.tr/13.10.2014

[4] Ticaret işleri tellallığı 6762 sayılı TTK 100/1’de “taraflardan hiçbirine ticarî mümessil, ticarî vekil, satış memuru veya müstahdem veyahut acente gibi bir sıfatla daimî bir surette bağlı olmaksızın, ücret karşılığında, ticarî işlere müteallik mukavelelerin akdi hususunda taraflar arasında aracılık yapmayı meslek edinen kimseye tellâl denir” şeklinde tanımlanmışken 6102 sayılı TTK’da yer almamıştır. Tellallık hakkında değişik tanımlar için bkz Gürsoy, Kemal Tahir : Borçlar Hukuku, Akdin Muhtelif Nevileri, Ankara 1955, Mimaroğlu,Sait Kemal : Ticaret Hukuku, C. I, İşletme Hukuku, B. 3, Ankara 1978, Karahan, Sami : Ticarî İşletme Hukuku, B. 12, Konya 2004, Berzek, Ayşe Nur : Ticaret Hukukunun Genel İlkeleri, B. 7, İstanbul 2004,  Arkan, Sabih : Ticarî İşletme Hukuku, B. 8, Ankara 2005. Ayrıca tellalık hakkında geniş bilgi için “Türk Hukukunda ve Uygulamada Tellallık (Adi İşler Tellallığı, Taşınmaz Tellallığı-İş ve İşçi Tellallığı, Ticaret Borsası Simsarlığı, Evlilik Ajansları, Taşıma İşleri Tellallığı), Tamer Bozkurt, Yetki Yayınları, Ankara 2007

 

[5] Barter sisteminin hukuki yönü hakkında ayrıntılı bilgi için Belen, Herdem, Barter Sistemi (Hukuki Yapısı ve İşleyişi), Beta Yayınevi, İstanbul ile muhasebe yönü hakkında ayrıntılı bilgi için Toroslu Mahmut Vefa, Barter İşlemleri ve Muhasebesi, Adalet Yayınevi, Eylül 2010,

[6] Üçüncü şahıslardaki hak ve alacakların haczi ile ilgili geniş bilgi için bkz, Yavaş, Murat, Borçlunun Üçüncü Şahıslardaki Mal, Hak ve Alacaklarının Haczi, İstanbul 2005, Kuru, Baki, Türkmen Kitabevi İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, İstanbul 2004

[7] Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 31.03.2014 tarihli, 2014/7511 E, 2014/9285 K sayılı ve 03.04.2014 tarihli, 2014/7510 E, 2014/9833 K sayılı bozmaya dair ilamları ile bu kararların arkasında durduğunu gösteren 23.09.2014 tarihli 2014/18743 E, 2014/22201 K sayılı ve 23.09.2014 tarihli 2014/18742 E, 2014/22200 K sayılı tashihi karar taleplerinin reddine dair ilamlar.