Krizden Çıkış Stratejisi - Konkordato Yoluyla Şirketlerin Finansal Dengesini Sağlamak

Alihan Yavaş



 
A. Sektörel Zorluklar ve Ekonomik Dalgalanmalar: Şirketleri Bekleyen Kriz
 
2018 yılında etkisini göstermeye başlayan ekonomik kriz ve sonrasında dünya genelinde etkisini gösteren COVID-19 Pandemisinin ekonomide yarattığı etki ile birlikte 2024 yılı itibariyle Türkiye’de faaliyet gösteren şirketler; kredi faiz oranlarındaki yükseliş, kur dalgalanmaları, ekonomik durgunluk ve küresel ekonomik belirsizlik gibi faktörlerle başa çıkmak zorunda kalmıştır. Ülke ekonomisindeki bu belirsiz durum çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren şirketler için krizin kapıda olduğunun sinyalini vermektedir.
 
Kredi faiz oranlarındaki artış, özellikle finans, inşaat, tekstil ve otomotiv gibi yüksek yatırım gerektiren sektörleri etkileyerek şirketlerin finansman maliyetlerini artırmıştır. Bu durum, likidite sorunlarına neden olarak şirketlerin borçlanma kapasitelerini kısıtlamış ve finansal dengelerini önemli ölçüde etkilemiştir.
 
Aynı zamanda kur dalgalanmaları, özellikle döviz cinsinden borçlanan şirketleri etkileyerek maliyet artışlarına neden olmuştur. İthalat ve ihracat yapan şirketler arasında fiyat rekabeti ve kar marjlarındaki baskılar, ekonomik dengesizlikleri daha da derinleştirmiştir.
 
Şirketler hali hazırda mevcut iş sözleşmelerinde belirsiz ve agresif şekilde artan maliyetler karşısında kar beklentilerini minimum düzeye çekmiş hatta daha da ötesinde zarar eder konuma gelmiştir. Bu durumun ticari hayat için sürdürülebilir olmadığı açıktır. Mevcut ekonomik düzende zamanında gerekli tedbirleri alamayan şirketleri önümüzdeki günlerde iflasa kadar sürükleyecek nitelikte ciddi tehlikeler beklemektedir.
 
 
B. Finansal Kriz Anında Doğru Kararlar Almak
 
Finansal kriz dönemlerinde doğru kararları almak, şirketlerin ayakta kalma ve daha da önemlisi, krizden güçlenerek çıkma sürecinde kritik bir öneme sahiptir. Özellikle bu zorlu dönemde, şirketlerin finansal krizlere karşı etkili bir şekilde hazırlıklı olmaları ve çözüm odaklı stratejiler geliştirmeleri, uzun vadeli sürdürülebilirliklerini artırmak açısından hayati önem taşımaktadır.
 
Finansal kriz anında doğru kararlar almanın temel adımlarından ilki, şirketin mali yapısını dikkatlice değerlendirmektir. Bu, mevcut finansal durumu anlamak ve potansiyel risk alanlarını belirlemek için önemli bir adımdır. Kritik finansal göstergelerin detaylı bir analizi, şirketin likidite durumu, borçlanma kapasitesi ve operasyonel maliyetler üzerinde net bir görünüm elde etmesine yardımcı olacaktır. 
 
Mevcut finansal durumunu değerlendiren şirketler, kredi taksitlerini ödeyememe, verilen çeklerin karşılıksız kalma ihtimalinin bulunması, mevcut iş sözleşmelerinde kar oranının maliyeti karşılayamayacak durumda olması gibi kendilerini bekleyen yakın tehlikenin farkına vardıklarında, gecikmeksizin stratejik adımlar atarak doğru karar vermelilerdir. İşte tam bu noktada, şirketleri yakın yahut mevcut finansal krizden kurtarabilecek, faaliyetlerine herhangi bir icra tehlikesi bulunmaksızın devam ederek iyileşme dönemine girmesini sağlayacak bir yasal düzenleme olarak “KONKORDATO” süreci gündeme gelmektedir.
 
 
C. Konkordato Nedir ve Nasıl Uygulanır? (-5 Temel Soru-)
 
Konkordato, elinde olmayan nedenlerle, işleri iyi gitmeyen ve mâli durumu bozulmuş olan, dürüst borçluları korumak için kabul edilmiş bir müessesedir. Konkordato İİK’da tanımlanmamış ise de; öğretide konkordato, dürüst bir borçlunun belli bir zaman kesiti içerisindeki bütün adi borçlarının alacaklılar tarafından kanunda gösterilen nitelikli çoğunlukla kabul edilmesi ve yetkili makamın (mahkemenin) onayı ile gerçekleşen ve borçlunun borcun bir kesiminden kurtulmasını ve/veya ödeme şeklinin borçlu yararına değişmesini sağlayan, haciz ve iflâs gibi klasik ve borçlu bakımından sert cebri icra yöntemlerinin yerine ikame edilmiş bir kolektif icra biçimidir.
 
Piyasa koşulları, ekonomik kriz gibi etkenler şirketleri, borçlarını ödeyemeyecek duruma düşürebilir. Mâli durumu bozulmuş ve bu nedenle tüm borçlarını vadesinde ödeyemeyecek durumda olan şirkeler konkordato yoluyla mahkemenin kendilerine tanıyacağı mühlet boyunca hem faaliyetlerine kesintisiz bir şekilde devam edebilir hem de alacaklılar ile müzakere ederek borçlarını yeniden yapılandırma/vadelendirme konusunda anlaşma imkânı bulabilecektir.
 
Konkordato kurumu İİK m.285 vd. düzenlenmiş olup bu yazıda 5 temel soru ile konkordato süreci hakkında bilgi verilmeye çalışılacaktır. Şöyle ki;
 
 
1. Konkordato Talebinde Kimler Hangi Durumlarda Bulunabilir? (İİK m.285)
 
İİK m.285/I-II “Borçlarını, vadesi geldiği hâlde ödemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlu, vade verilmek veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflastan kurtulmak için konkordato talep edebilir. İflâs talebinde bulunabilecek her alacaklı, gerekçeli bir dilekçeyle, borçlu hakkında konkordato işlemlerinin başlatılmasını isteyebilir.” şeklinde düzenlenmiştir. 
 
Bu madde uyarınca konkordato talep edecekler arasında en önemli husus borçlarını vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan borçlu sınıfıdır. Çünkü bu sınıf kendisine yaklaşmakta olan krizi önceden fark etmiş ve hâlihazırda öngörülen krizden en az zarar ile kurtulmak için elindeki fırsatı zamanında kullanmış olan sınıftır. Diğer taraftan borçlarını vadesi geldiği halde ödeyemeyen borçlu sınıfı bakımından borçlarını ödeyebilecek harici bir dış kaynak mevcut değilse, konkordato yolu, iflas durumu ile karşı karşıya kalmamak adına son bir çare teşkil etmektedir. 
 
İflâsa tabi olsun/olmasın tüm borçlular (İİK. m. 285/I) ve alacaklılar (İİK. m. 285/II) konkordato talebinde bulunabilirler. Konkordato talebinde bulunan borçluların gerçek kişi olması ya da tüzel kişiliğinin bulunması gerekir. Bu nedenle tüzel kişiliği bulunmayan adi ortaklık adına konkordato talebinde bulunamaz. Adi ortaklıkta ancak ortaklar konkordato talebinde bulunabilirler. Konkordatoda iflâstan farklı olarak konkordato hükümleri tacir olmayan borçlular hakkında da uygulanır ve tacir olmayan borçlular da, alacaklıların haciz yolu ile yapacakları takiplerden kurtulmak için konkordato isteyebilirler. 
 
 
Ticaret şirketleri bakımından; 
 
  • Kollektif şirket temsilcilerinin konkordato teklif edebilmesi için, bütün ortakların bu konuda oybirliği ile karar almış olması gerekir.
  • Komandit şirketlerde, bütün komandite ortakların bu kararı onaylamış olmaları gerekir.
  • Anonim şirketlerde, yönetim kurulu -ayrıca genel kuruldan karar almadan-konkordato teklifinde bulunabilir.
  • Limited şirketlerde, müdür veya müdürler kurulu konkordato talep edebilir.
  • Şirket topluluğuna dahil olan bağlı şirketlerin her birinin ayrı ayrı konkordato talebinde bulunması gerekir.
 
 
2. Konkordato Talebinde Hangi Belgeler İstenir? (İİK m.286)
 
 
  • Konkordato Ön Projesi
 
Borçlunun borçlarını hangi oranda veya vadede ödeyeceğini, bu kapsamda alacaklıların alacaklarından hangi oranda vazgeçmiş olacaklarını, ödemelerin yapılması için borçlunun mevcut mallarını satıp satmayacağını, borçlunun faaliyetine devam edebilmesi ve alacaklılara ödemelerini yapabilmesi için gerekli malî kaynağın sermaye artırımı veya kredi temini yoluyla yahut başka bir yöntem kullanılarak sağlanacağını gösteren konkordato ön projesi (İİK m.286/I-a)
 
  • Alacaklıları, Alacak Miktarlarını ve Alacaklıların İmtiyaz Durumunu Gösteren Liste
 
  • Şirketler İçin Konkordato Talebine İlişkin Karar, TSG Kayıtları, Şirket İmza Sirküsü ve Yetkili Kimlik Belgeleri
 
  • Borçlunun Malvarlığının Durumunu Gösterir Belgeler
 
Borçlu defter tutmaya mecbur kişilerden ise Türk Ticaret Kanununa göre hazırlanan son bilanço, gelir tablosu, nakit akım tablosu, hem işletmenin devamlılığı esasına göre hem de aktiflerin muhtemel satış fiyatları üzerinden hazırlanan ara bilançolar, ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdikleri ile elektronik ortamda oluşturulan defterlere ilişkin e-defter berat bilgileri, borçlunun malî durumunu açıklayıcı diğer bilgi ve belgeler, maddi ve maddi olmayan duran varlıklara ait olup defter değerlerini içeren listeler, tüm alacak ve borçları vadeleri ile birlikte gösteren liste ve belgeler (İİK m.286/I-b)
 
  • Karşılaştırmalı Tablo
 
Konkordato ön projesinde yer alan teklife göre alacaklıların eline geçmesi öngörülen miktar ile borçlunun iflâsı hâlinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktarı karşılaştırmalı olarak gösteren tablo (İİK m.286/I-e)
 
  • Makul Güvence ve Bağımsız Denetim Raporu
 
Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları kurumunca yetkilendirilen bağımsız denetim kuruluşu tarafından Türkiye Denetim Standartlarına göre yapılacak denetim kapsamında hazırlanan ve konkordato ön projesinde yer alan teklifin gerçekleşeceği hususunda makul güvence veren denetim raporu ile dayanakları.(İİK m.286/I-e)
 
 
3. Konkordato Süreci Ne Kadar Sürelik Bir Koruma Sağlar? (İİK m.287/IV, m.289/III,V)
 
Konkordato talebi üzerine mahkeme, İİK m.286. maddede belirtilen belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğunu tespit ettiğinde derhâl geçici mühlet kararı verir. Geçici mühlet üç aydır. Mahkeme bu üç aylık süre dolmadan borçlunun veya geçici komiserin yapacağı talep üzerine geçici mühleti en fazla iki ay daha uzatabilir, uzatmayı borçlu talep etmişse geçici komiserin de görüşü alınır. Geçici mühletin toplam süresi beş ayı geçemez. (İİK m.287/IV)
 
Mahkeme, kesin mühlet hakkındaki kararını geçici mühlet içinde verir. Kesin mühlet hakkında bir karar verilebilmesi için, mahkeme borçluyu ve varsa konkordato talep eden alacaklıyı duruşmaya davet eder. Konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğunun anlaşılması hâlinde borçluya bir yıllık kesin mühlet verilir. Güçlük arz eden özel durumlarda kesin mühlet, komiserin bu durumu açıklayan gerekçeli raporu ve talebi üzerine mahkemece altı aya kadar uzatılabilir. Borçlu da bu fıkra uyarınca uzatma talebinde bulunabilir; bu takdirde komiserin de görüşü alınır. Her iki hâlde de uzatma talebi kesin mühletin sonra ermesinden önce yapılır ve uzatma kararı vermeden önce, varsa alacaklılar kurulunun da görüşü alınır. (İİK m.289/III,V) 
 
Konkordato sürecine ilişkin yasal düzenleme incelendiğinde şirketlerin; geçici mühlet tarihi itibariyle geçmişe dönük herhangi bir ödeme yapmadan icra ve haciz baskısı olmaksızın faaliyetlerine devam ederek toparlanma/iyileşme sürecini geçirecekleri 23 Aylık bir süre kazandıkları gözükmektedir. Bu zaman diliminde vadesi gelen yahut yaklaşan borçların etkisini bertaraf edip şirketi finansal krizden düzlüğe çıkarma fırsatı elde eden şirketler aynı zamanda borçlarını da alacaklılar ile (özellikle bankalar ile) müzakere etmek suretiyle yapılandırma imkanı bulabilecektir.
 
 
4. Konkordato Süreci Şirket Yönetimini Nasıl Etkiler? (İİK m.287/III, m.290)
 
Mahkeme, geçici mühlet kararıyla birlikte konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığının yakından incelenmesi amacıyla bir geçici konkordato komiseri görevlendirir. Alacaklı sayısı ve alacak miktarı dikkate alınarak gerektiğinde üç komiser de görevlendirilebilir. 
 
Konkordato Komiserinin görevleri kanunda belirtilmiştir. Şöyle ki;
 
  • Konkordato projesinin tamamlanmasına katkıda bulunmak.
  • Borçlunun faaliyetlerine nezaret etmek.
  • Bu kanunda verilen görevleri yapmak.
  • Mahkemenin istediği konularda ve uygun göreceği sürelerde ara raporlar sunmak.
  • Alacaklılar kurulunu konkordatonun seyri hakkında düzenli aralıklarla bilgilendirmek.
  • Talepte bulunan diğer alacaklılara konkordatonun seyri ve borçlunun güncel malî durumu hakkında bilgi vermek.
  • Alacaklıların korunması, alacaklılar arasında farklılık ve eşitsizlik yaratacak uygulama yapılmamasını denetlemek.
  • Mahkeme tarafından verilen diğer görevleri yerine getirmek.
 
 
Yasal düzenleme incelendiğinde konkordato komiserlerinin şirketin yönetimi noktasında doğrudan bir yetkisi olmadığı açıktır. Komiserlerin şirket üzerindeki yetkisi bir nevi denetim organı olarak ortaya çıkmaktadır. Şirketlerin bu noktada faaliyetlerinin devamı açısından kendi bünyesinde karar almakta serbest olduğu söylenebilirse de bu durumun bazı önemli istisnaları bulunmaktadır. Bunlar arasındaki en önemli husus konkordato sürecindeki bir şirket komiser heyetince karar verilecek bazı istisnalar dışında (kira ödemeleri, maaş ödemeleri, elektrik-su-doğalgaz gibi abonelik ödemeleri vb.) yapacağı tüm ödemelerde komiser heyetinin onayını almak zorundadır.
 
Şirketi borçlandıracak herhangi bir işlemde komiser heyeti denetim mercii olmaktan öte onay mercii olarak görev almaktadır. Bu noktada konkordato sürecine girecek bir şirket kendisine tanınan (en fazla) 23 aylık koruma süresinde özellikle mali konularda şirket hesaplarındaki hareketliliğin komiser heyetinin denetim ve onayına bağlı olacağını dikkate alarak hareket etmesi zorunludur. Zira komiser heyetinin kararlarına aykırı hareket edildiği durumlarda İİK m.297/I-c uyarınca şirket hakkında resen iflas kararı verilmesi gündeme geleceğinden denetim organı olarak görevlendirilen komiser heyetinin talimatlarına uyulması gerekmektedir.
 
 
5. Konkordato Sürecinin Şirketler Bakımından Sağladığı Korumalar Nedir?
 
İİK m.287 uyarınca Konkordato talebi üzerine mahkeme, 286. maddede belirtilen belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğunu tespit ettiğinde derhâl geçici mühlet kararı verir ve 297. maddenin ikinci fıkrasındaki hâller de dahil olmak üzere, borçlunun malvarlığının muhafazası için gerekli gördüğü bütün tedbirleri alır. Bu tedbirleri somutlaştırmak gerekirse konkordato geçici mühlet kararı ile birlikte mahkemece;
 
  • Konkordato geçici mühleti içinde borçlular aleyhine Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre yapılan takipler de dâhil olmak üzere hiçbir takip yapılamayacağından hangi nedene dayanırsa dayansın borçlular hakkında muhafaza işlemleri de dâhil tüm takip işlemlerinin yapılmasının önlenmesine ve evvelce başlamış takiplerin durdurulmasına, borçlular aleyhine ihtiyatî tedbir ve ihtiyatî haciz kararlarının uygulanmasının önlenmesine,

 

  • Davacı şirketin işletme konularına ilişkin faaliyetlerinin devamı için elzem olan ve icra takipleri nedeniyle muhafaza altına alınan makine, teçhizat ve araçlarının üzerindeki hacizler baki kalmak kaydıyla yediemin olarak davacı şirketlere tedbiren teslimine

 

  • Bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetlerin işlemeyeceğinin belirtilmesine,

 

  • Geçici mühlet sırasında rehinle temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabileceği veya başlamış olan takiplere devam edilebileceği ancak bu takip nedeniyle muhafaza tedbirlerinin alınamayacağı ve rehinli malın satışının yapılamayacağı hususunun belirtilmesine, v. Borçlunun takip borçlusu olduğu veya üçüncü şahıs konumunda olduğu takiplerde geçici mühletin ilân tarihi ve sonrasında İİK'nın 89. maddesi uyarınca haciz ihbarnameleri gönderilmemesine, geçici mühletin ilân tarihi ve sonrasında üçüncü kişilere gönderilen veya yine aynı tarihten sonra üçüncü kişilere tebliğ edilen 89 haciz ihbarnameleri nedeniyle, üçüncü kişilerin borçluların doğmuş ve doğacak alacaklarını blokede tutmaları halinde blokenin kaldırılarak bu alacağın borçluya ödenmesine ve bu paranın konkordato komiserleri denetiminde kullanılmasına, 

 

  • Borçlunun, borçlu olduğu banka hesaplarına geçici mühletin ilân tarihi ve sonrasında gelecek olan hakediş bedelleri ve alacakları konusunda alacaklı bankaların kendi alacakları yönünden mahsup işlemi yapmalarının önlenmesine,

 

  • Alacaklı olsun veya olmasın bankaların mühlet kararını gerekçe göstererek borçlunun hesabında bulunan paraların üzerine bloke konulmasının önlenmesine karar verilebilecektir.
 
 
D. Sonuç ve Değerlendirme
 
Finansal krizler, şirketleri hem zorlayıcı hem de dönüştürücü bir deneyime sokabilir. Bu süreçte doğru kararlar almak, sadece şirketin krizi atlatmasına yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda uzun vadeli sürdürülebilirliği ve rekabet avantajını da şekillendirir.
 
Konkordato, bir şirketin krizle başa çıkma sürecinde bir araç olarak öne çıkarken, bu stratejinin şirketin özgün ihtiyaçlarına ve hedeflerine nasıl uyarlanacağı büyük önem taşır. Mali yapılarındaki sorunları çözmek isteyen şirketler, rekabet avantajı elde etmek ve sürdürülebilir büyüme sağlamak için hiç şüphe yok ki bu tür finansal araçları etkili bir şekilde kullanmalıdır.
 
Kriz dönemleri, aynı zamanda fırsatlarla dolu bir potansiyel sundukları için sadece sorunların çözümüne odaklanmakla yetinmemek gerekir. Şirketler, doğru kararlar alarak, bu potansiyeli yakalayabilir ve krizden avantajlı bir şekilde çıkabilirler. Böylelikle bu süreç, şirketlerin sadece mevcut krizi atlatmalarına değil, aynı zamanda gelecekteki güçlü ve dirençli bir konuma ulaşmalarına olanak tanır. Bu nedenle, finansal krizlerle başa çıkma stratejilerini belirlerken, şirketlerin uzun vadeli hedeflerini de göz önünde bulundurmaları ve bu konunun uzmanlarından hukuki destek almaları büyük önem taşımaktadır.
 
 
Kaynakça
 
  1. (Kuru, Baki: İcra İflas Hukuku, C. IV, İstanbul 1997, s. 3585; Tanrıver, Süha/Deynekli, Adnan: Konkordatonun Tasdiki, Ankara 1996, s. 29; Kale, Serdar: Sorularla Konkordato (İflas Dışı ve İflas İçi Adi Konkordato), İstanbul 2017, s. 2; Pekcanıtez, Hakan/Erdönmez, Güray: 7101 Sayılı Kanun Çerçevesinde Konkordato, İstanbul 2018, s. 4; Altay, Sümer/Eskiocak, Ali: Konkordato ve Yeniden Yapılanma Hukuku, İstanbul 2019, s. 10, 15)
  2. (Uyar, Talih: Yeni Konkordato Hukukumuzun Temel İlkeleri)
  3. (Öztek, Budak, Tunç Yücel, Kale, Yeşilova: Yeni Konkordato Hukuku)